GELECEĞİN ŞEHİRLERİ İÇİN YEŞİL MİMARİ
Yeşil mimari, çevresel sürdürülebilirliği ve enerji verimliliğini ön planda tutan bir tasarım ve inşaat yaklaşımıdır. Bu mimari yaklaşım, binaların ve yapıların doğaya en az zarar verecek şekilde tasarlanmasını ve inşa edilmesini amaçlar. Geleceğin inşaat sektöründe önemli bir rol oynayacak olan bu mimari projeler hem çevreye olan etkileri minimize etmek hem de insanların yaşam kalitesini artırmak için büyük bir potansiyele sahip. Yeşil mimarinin ne olduğunu ve temel prensiplerini yazımızda okuyabilirsiniz.
Yeşil mimari, enerji verimliliği, su tasarrufu, iç mekân hava kalitesinin iyileştirilmesi, sürdürülebilir malzeme kullanımı ve atık yönetimini içerir. Çevre dostu yapı malzemeleri ve inşaat uygulamaları kullanılarak havayı, suyu, toprağı korumayı ve çevre üzerindeki etkileri en aza indirgemeyi amaçlar; emisyon, kirlilik, atık düzeylerinin de en düşük seviyede olmasına çalışılır.
Yeşil mimari kavramı, 20. yüzyılın ikinci yarısında, özellikle 1960’lar ve 1970’lerde çevre hareketlerinin yükselmesiyle birlikte popülerlik kazanmaya başlamıştır. Yerel iklim ve doğal kaynakları göz önünde bulunduran geleneksel mimari tasarım anlayışına 1990’lı yıllarda yeşil binalar için sertifikasyon sistemleri ve standartlar getirilmeye başlanmış, bu da yeşil mimarinin daha geniş alanlarda uygulanmasını sağlamıştır.
Yeşil binalarda kullanılacak enerjinin doğal yollarla sağlanması ve atıkların geri dönüştürülmesi önemli hususlar arasında yer alır. Güneş ışığını, doğal havalandırmayı ve ısı yalıtımını maksimum düzeyde kullanarak enerji tüketimini azaltmayı hedefler.
Bitkilerle kaplı çatılar ve duvarlar ısı yalıtımı sağlar, yağmur suyunu emer ve şehir ısısını azaltır. Bu mimaride yenilenebilir, geri dönüştürülmüş veya düşük enerjili üretim süreçlerine sahip malzemeler kullanılır. Ahşap, bambu, geri dönüştürülmüş metal ve cam, bu tür malzemelere örnektir.
Güneş panelleri, rüzgâr türbinleri ve jeotermal enerji sistemleri gibi yenilenebilir enerji kaynakları kullanılarak enerji ihtiyacı karşılanır. LED aydınlatma, enerji tasarruflu HVAC (ısıtma, havalandırma ve klima) sistemleri ve enerji yönetim sistemleri kullanılarak enerji tüketimi en aza indirgenir.
Su tasarruflu musluklar, duş başlıkları ve tuvaletler kullanılarak su tüketimi azaltılır. Çatılardan toplanan yağmur suyu, sulama ve tuvalet rezervuarları gibi ikincil su ihtiyaçları için kullanılır. Kullanılmış suyun (örneğin duş suyu) arıtılarak tekrar kullanılması sağlanır.
İki yüksek binadan oluşan ve dış cephesindeki yoğun bitki örtüsü ile dikkat çeken Milano’daki Bosco Verticale, yağmur suyu toplama ve tamamen sürdürülebilir malzemelerle inşa edilmiş bir yapıdır ve yeşil bina tasarımına verilebilecek en güzel örneklerden biridir. 2017’de ülkemizde de “Binalar ile Yerleşmeler İçin Yeşil Sertifika Yönetmeliği” Resmî Gazete’de yayımlanmış ve ülkemizdeki sınırları çizilmiştir. Ülkemizde de yeşil mimari standartlarıyla inşa edilen; atık yönetimi, enerji verimliliği, su tasarrufu ve sürdürülebilir malzeme kullanımı ile ön plana çıkan pek çok proje bulunmaktadır.
Bina yapımının değerlendirilmesi için pek çok ülke kendi sürdürülebilirlik gereksinimlerini ve iklim koşullarını göz önüne alarak yeşil bina standartları ve değerlendirme araçları geliştirmiştir. Bu derecelendirme sistemlerinde binalar, çeşitli kriterler üzerinden puanlandırılır ve ona göre sertifikalandırılır.
857 okunma